”Ben çocuklara inanıyorum.Bu yüzden umutluyum.Ben çocuklara inanıyorum.Bu yüzden de mutluyum!”

16 Eylül 2009 Çarşamba

DİNAMİKSEL GELİŞİM(*)


Faiz Cebiroğlu

Toplumsal gelişime paralel olarak, çocuğun ileriye yönelik gelişimi üzerine sürekli "yeni fikirler" geliştiriliyor. Butünlüklü gelişimi, ”dinamiksel olarak” algılayan biz eğitimciler, psikolog ve diğer uzmanlar, içinde bulunduğumuz toplum ve çağa uygun, ”insani ve toplumsal bakış” ilişkisi dahilinde, yeni görüşler geliştirmekle yükümlüyüz. Bu zorunludur. Zira gelişimi ileriye yönelik ve niteliksel bir değişim olarak algılayan bizler, bu niteliksel sıçramaya yanıt veren ve yarınlara işaret eden yeni teoriler yaratmakla sorumluyuz. Bu, bir görevdir.

Yeni dönüşümsel bakış, insanlara, aniden ve gökten zembille inen bir bakış değildir. Bu toplumsal bir süreçtir. Bu, dünün bugüne, bugünün de yarına ve yarınlara bağlanmasının birikimi ve sonucu oluyor. Diyalektiktir. Zaten dinamiksel olmasının nedeni de budur. Canlıdır. Yaşamla iç-içedir.

Dinamiksel gelişim, belirli bir yaş gurubu için değil, herkes içindir. Bu canlı gelişimin fokus noktaları, sıfır yaştan başlamak üzere tüm yaş guruplarına verilen öğretilerdir. Bu öğretileri şöyle sıralamak mümkün: deneyimi artırma, kimlik gelişimi, aktif olarak toplumsal yaşamda yer almadır. Böylesi öğretilerde amaç; dilsel, sosyal, bireysel ve duygusal gibi alanlarda çocuğu desteklemek ve ”ileri daha daha ileri” bir aşamaya götürmek içindir.

Bu öğretilerin fokus noktalarını şöyle izah etmek mümkün:

Birincisi, dil: Çocuğun dilsel gelişimi üzerinde çok yazdım. Bu nedenle daha önceki yazdıklarımı tekrarlamak istemiyorum. Ama özetin özetini yapabilirim: Dil, çocuğun kendisini ve kim olduğunu anlamasının temelidir. Dil, çocuğun kimliğini yaratan ve çocuğun kültürünü taşıyan olmazsa olmaz bir değerdir. Dil, kimliktir, çocuğun kimliğidir.

İkincisi, sosyal gelişim: Çocuğun, yaşadığı toplumda aktif olarak yer alabilme istek ve yeteneği ve yaşadığı toplumu anlama durumu. Bu şu demektir:

- Başkalarını dinleme yeteneği
- İçinde yer aldığı gurubun bir üyesi olduğunu öğrenme
- Başkalarını gözönünde bulundurma ve dikkate alma
- Sorumluluk kabûl etme
- Çıkabilecek ihtilafları çözebilme yeteneği.

Üçüncüsü, bireysel gelişim: bireysel gelişim; özgüven, özdeğer, şekillenme ve merak gibi değerleri ihtiva eden bir gelişimdir. Bu noktaları bir başka yazımda ele alıp, açmak istiyorum.

Dördüncüsü, duygusal gelişim: Bunun üzerinde de daha önceleri yazmıştım. Yine özetin özeti şu oluyor:

- Kendi duygularını tanıma ve anlama
- Var olan ”sorunları” çözmek için, kendini harekete geçirme. Motivasyon.
- Başka insanların duygularını kabûl etme, anlama, saygı gösterme ve onlarla ortak olma. Yani, empati.
- Başka insanlarla yapıcı ve geliştirici bir ilişki kurabilme bir yapıya sahip olma.

Dinamiksel gelişimin fokus noktaları kısaca bunlardır. Biz eğitimciler, böylesi noktaları çocuklara vermek için, sürekli uğraş veriyoruz. Bu bir görevdir. Dinamiksel gelişimi, canlı bir süreç olduğunu kabûl eden herkes için, bu, bir görevdir.

Bu gerçeği görmeyenler, ne yazıkki, toplumun bireyleri olarak hep geride kalıyorlar. Geride kalmak, açık ki, duraklamak ve ilerlememek demektir. Bu, dinamiksel gelişime de ters düşmek oluyor.

Toplumsal gelişim, adı üzerinde gelişimdir, dinamiktir. Canlıdır. Yaşam canlıdır. Toplum canlıdır. Yeni teori, bu perspektifle ortaya çıkıyor; bu perspektifle kitlelere ulaşıyor.

Dinamiksel gelişim, ”ileri, daima ileri” olan yaşamın kendisidir.

Yaşam canlıdır. Teori, canlı yaşamı görmek ve pratiğe yol göstermek içindir.

Teorilerimiz, böylesi gelişime hizmet etmek içindir.





(*) Faiz Cebiroğlu: Pedagoji Yazıları(1), Eylemsel Yetke, Alter Yayıncılık /Ankara, Eylül 2007, Sayfa, 23- 25.