Faiz Cebiroğlu
Dil, bir insan hakkıdır. Kürtçe, Kürtlerin
hakkıdır. Dil, pazarlık konusu yapılamaz. Kürtçe, pazarlık konusu yapılamaz.
Türkçeden çok zengin olan Kürtçeyi pazarlık konusu yapmak ve buna alet olmak
hem insan haklarına, hem de Kürtlere hakarettir. Kürt yazarlar, aydınlar,
pedagoglar ve bu alanda ilgilenen
siyasetçiler ve diğer uzmanlar, bunca kavgadan ve mücadeleden sonra,
hâlâ, Kürtçe, “seçmeli ders olsun mu, olmasın mı?” gibi ikilemlerde durması
ilginçtir!
Kürtler için, “seçmeli dil” ya da “ecnebi dil”
olması gereken, gerçekte, Türkçedir. Bu alanda uğraş veren dostlarımız bunu
yüksek sesle dile getirmemeleri gerçekten ilginçtir!
Yurt-dışında, Avrupa ve Kuzey-Avrupa’da onlarca
Kürt pedagogla tanıştım. Onlarla,
Kürtçenin ve Kürt çocuğun yeniden yapılanması üzerine tartışmalarımız
olmuştur. Hepsi Kürtçenin gelişmesinden yana, hepsi Kürt çocuğun pedagojik yapılanmasından
yanadır. Bu dostlarımız, artık, Kürdistan sahasında kendilerini somut olarak
göstermeleri gerekiyor. Kürtçe dili ve önemi üzerine, artık, bu uzman
arkadaşlarımızın da söz hakkı olmaları
gerekiyor. Bu uzman dostlara, yollar ve kapılar hemen açılsın diyorum. Kürtçeyi
ve Kürt çocuğunu kurtarmak buradan da geçiyor.
Böylesi çalışmalar olması gerekiyor. Bu önemli
girişimlar ihmal edilmemesi gerekiyor. Kürtçe, Türkiye’de silinmak istendi.
Silemediler. Mazlum Doğan, Diyarbakır ’da, o genç yaşında, hakimlere “dil
dersi” verdiğini unutmamak gerekiyor. Bu eylemsel ve söylemsel tarihi dersler
olmasaydı, belki, bugünlere gelmezdik. Yıllar sonra bu dönülmez tarihsel aşamada,
bu onlarca Kürt insanına bedel olan aşamada, bir kaç Türk cahili ya da ebu-cahili bizlere,
Kürtlere, Kürtçeyi, “pazarlık” konusu yapmasına fırsat vermeyelim. Bunu her fırsatta redetmek gerekiyor.
Red-ediyoruz!
Türkiye’de, 16 Eylül 2013’te, “yeni eğitim ve
öğretim yılı” başladı. Ne oldu? Kürt temsilcileri ne yaptı?..Bir kaç gün proteso
oldu. Boykot oldu. Sonuç: Yine ezen ulusun
diliyle, “Türkçe eğitim ve öğretim”; yine, Kürtlerin hakkı olan, “Kürtçe eğitim ve öğretim yasak”.
İnsan hakkı olan Kürtçe eğitim – öğretimin
yasaklanması, en ilkel ifadeyle, dünyada nesli tükenmiş bir ırkçılıktır. Bu
nesli tükenmiş, Türk – islam ırkçıları ile, insan hakkı olan Kürtçeyi, “pazarlık konusu” yapmak, yalnız
Kürt halkı ve diline değil, dünyada tüm dil savunucularına karşı da bir
hakarettir. Buna son verelim. Vereceğiz. Mecbûruz!
“AKP’nin Açılımı” adı altnda, Kürtçenin ve Kürt
çocuğun gelişmesi ve yapılanmasına engel tıkayanlara son vermek gerekiyor.
Kürdistan’ın geleceği, yapılanması ve
gelişmesi, Kürtçe ve Kürt çocuğundadır. Bu konuda uzman olan arkadaşlarımız
var. Böylesi çalışmalar, hiç gecikmeden pratiye, Kürdistan sahasına indirmek
gerekiyor. Kürt pedagog arkadaşlar, Kürdistan’da, Kürtçe dili ve Kürt çocuğun
bilimsel yapılanması için, nasıl bir alt yapı hazırlanır? Sorusunu sormalı ve
cevabını, Kürdistan sahasında eyleme geçirmelidir-ler.
Unutmamak gerekiyor; Kürtçeyi, pazarlık konusu
yapanlarla “pazarlık” yapılamaz. İnsan hakkı olan dil, pazarlık konusu
yapılamaz. Kürtçe, pazarlık konusu yapılamaz. Dil üzerinden, insan hakkı olan
Kürtçe üzerinden pazarlık yapanlar, kendileri, pazarda kurbandırlar. Kürt yazarlar, Kürt
çizerler, Kürt aydın ve pedagoglar, bunun bilincinde olarak, Kürtçeyi,
“pazarlık konusu” yapanlarla, dil katliamcıları ile, saflarını ayırmalı, Kürt hakkı olan Kürtçenin
ve Kürt çocuğun topyekûn gelişmesi için yorulmak bilmez bir mücadele
yürütmelidirler…
Dil, insan hakkıdır. Kürtçe, Kürtlerin
hakkıdır.
Dil, pazarlık konusu yapılamaz. Kürtçe,
pazarlık konusu yapılamaz!